Cuma, Mart 17, 2006

ÜÇÜ BİR ARADA

Görgü kuralları hakkında

Ders : 137 Sayfa 199

Bir hanımın hiç bir yerde erkeğin solunda oturmaması gerekir. Otomobilde de kural aynıdır. Şayet , otomobili şoför kullanıyorsa araba sahibi arkada, direksiyonun arkasına düşen yere değil, önü açık, boş kalan yerin hizasına oturur. Yemekli vagonda , bayanlar trenin gidiş yönüne yüzleri dönük olarak otururlar. İki hanım yan yana oturur. Bayan tekse, pencere kenarında oturur. İki arkadaş, karşı karşıya otururlar. Yapamayacağınız bir şeyi , yaparım demeyin, vaadde bulunmayın . önemli yada önemsiz , eğer bir söz vermişseniz , sözünüz mutlaka tutun. Yaşamın daha anlamlı olması için , görgü kuralları insanlara yardımcı olur. Görgü kurallarına uymak, aşırı kibarlık yasa çıtkırıldımlık değildir. Uzun bir zaman sürecinde oluşan bu kurallar, denemelerin sonucudur. Görgü kuralları memleketten memlekete farklılıklar gösterebilir. Ancak, hepsindeki öz aynıdır. Bu da , yaşamayı daha kolay ve topluma uyumlu duruma getirmek ve insan sevgisi yaratmaktır. Kuralları ; görüp, yaşayıp, okuyup öğreniriz.



Ders : 75 Sayfa 91


Tarih, milletlerin yükselme ve gerileme sebeplerini ararken bir çok siyasi , askeri, toplumsal sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok ki , bütün bu sebepler, toplumsal olaylarda etkendirler. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselişiyle, gerilemesiyle ilgili ve bağlantılı olan milletin ekonomisidir. Tarihin ve tecrübenin tespit ettiği bu gerçek , bizim milli hayatımızda ve milli tarihimizde de tamamıyla meydana çıkmıştır.
Gerçekten Türk tarihi incelenirse bütün yükselme ve gerileme sebeplerinin bir ekonomi meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler, mağlubiyetler, çöküşler, felaketler, bunların hepsi; meydana geldikleri devirlerdeki ekonomik durumumuzla ilgili ve bağlantılıdır. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü, zamanımız tamamen ekonomi devresinden başka bir şey değildir.





Ders: 78 Sayfa 96


( Bu metin geçen yıl bu vakitler Söke’de yapılan zabıt katipliği uygulama sınavında çıktı… )


Düşündüm ki bu türk oğlu altı asırdan beri türlü rastlantıların kasırgaları önüne düşerek ; bir boğuşma cihanının yarlarında , uçurumlarında , çöllerinde yuvarlanmıştı. O koca tarihin bu hırpalanmış yolcusu, türlü afet ve musibet çukurlarından onur, şan ve şeref tepelerine tırmanmış, dizleri parçalanarak, tırnakları koparak, bu tırmanılan yerlerden bir kaza darbesi ile taşlara çarpıp düşmüş; daima ayağa kalkarak , yeni baştan dimdik durmağa çalışarak, tutunacak bir kaya parçası , yapışacak bir ağaç kütüğü aramıştı. Ve gülü diken olan , o kızgın Yemen çöllerinden Arnavutluk taşlarına ve Acem ellerinden Girit sularına kadar altı asırdan beri kumlara , buzlara,denizlere kanını akıta akıta , bereketli bir kaynağın o bitmez tükenmez kereminden her zaman taze bir kuvvet ile fışkıran; o al kanının çileli çizgileriyle, şanla ve şerefle dolu, o kahraman hikayesini yazmıştır.

Hiç yorum yok: