Çarşamba, Mart 15, 2006

TOSUN PAŞA

Bu hikaye Antalyadaki sınavda cıktı...

Osmanlı devletinin pek kısa zamanda nasıl olup da o kadar büyüdüğünü ve cihanın en büyük imparatorlukarından biri haline geldiğini şu hikaye , en güzel şekilde açıklar. Devletn ilk kuruluş senelerinde bir gün Tosun isminde bir çocuk akşam üstü evine dönerken, kırda tek başına kalıp meleyen bir kuzu görür. Kuzuyu kucaklayıp eve getirir. Anası, kendisine ait olmayan bir malı alan oğlunu azarlar ve sabah olur olmaz kuzuyu götürüp sahibine teslim etmesini ister. Çocuk, ben kuzuyu çalmadım; başı boş buldum , sahibini nasıl bulayım, derse de dinletemez. Faziletli Türk anası , kuzuyu kucaklayıp çevredeki mandıraları dolaşırsın, der. Annesi olan koyun , yavrusundan uzak kaldığı için , mutlaka acı acı melemektedir. Sende nerede böyle bir ses duyarsan yavruyu gösterirsin. Eğer annesi ise kuzuyu yalamaya, bu da ona sokulmaya başlar, sen de o zaman bırakır gelirsin , der. Küçük Tosun , kan ter içinde dolaşıp öğleye doğru, Rum tekfurunun konağının önünde duyduğu meleme sesiyle , kuzunun anasını bulur. Birbirlerine kavuşan ana ile yavrunun bu mesut buluşma ve koklaşmalarını seyredip ayrılır. O sırada tekfur, çocuğu izlemektedir. Bu millette kadını ile , çoluğu ve çocuğuyla bu kadar fazilet , bu kadar mertlik ve dürüstlük varken, şüphesiz ki eninde sonunda bütün bu topraklara sahip olamaları haklarıdır diye düşünür ve bir kaç gün sonra Osman beyle kucaklaşarak , onun hizmetine severek girer.

Hiç yorum yok: