Perşembe, Kasım 17, 2005

Mustafa Kemal bu işi de başardı


Mustafa Kemal bu işi de başardı. Anakra'da komisyona yeni bir yazı alfabesi yapma görevini verdi. Herkes düşünüyordu. Bir millet yazısını nasıl değiştirebilir? Ne kadar zamanda değiştirebilir? Ne düşündü arkadaşlar süre meselesi için diye sordu?

Beş yıl diyen var, onbeş yıl diyen var. Bir kaç sene, okullarda iki yazıyı bir arada öğretmelidir. Önce yarımşar sütundan başlayan gazeteler de beş yılda bütün gazeteyi kaplamak üzere yeni yazı ile basılan ksımlarını arttırmalıdırlar, diyorlar. Yüzüme baktı. Dedi , bu ya üç ayda olur yada hiç olmaz. Gazetenin yeni yazı kısmını hiç kimse okumaz, herkes sadece eski yazı kısmını okur. Bir harp , bir buhran çıktımı, inkılap da düşer,demişti.
sarayburnu parkında bir gece halka bu inkılabı da haber verdikten sonra , yola çıktı. Yer yer dolaştı, halka öğretmenlik etti. Sonuçta , bir iki sene içinde yeni yazıyla okuyup yazanların sayısı eski yazıyla okuyup yazanların sayısını geçti. Sonra, dil sorununu ele aldı. Mustafa Kemal, büyük tarihi ve bağımsız dili olamadan bir milletin büyük olamayacağını bilirdi. Tük dil kurumunu dil konusu dilin gelişmesi ile görevlendirdi. Eskiden Türkçe hiç yeni kelime , yeni bir terim türetemezdik. Geçmişin gelenek vce görenekleri içinde dağılış ve batış kaderine boyun eğen Türklük bu inkılaplarla gelecek zmanalara doğru, kanat açmaya başlıyordu.

şimdi öğleden sonra saat dört...


şimdi öğleden sonra saat dört. ikinci gaze muharebesinin son günündeyiz. üçüncü ve son gününü bitirmek üzereyiz. düşman son hücuma kalkacak. on birinci bölük, siperinde son günü telaşsız geçirdi. sonra, düşmanın en şiddetli hücumlarını püskürttü. barut ve demirden kürelerin müthiş patlayışı var. ansızın geniş bir saha kalın dumana boğulur. güneşin ziyası söner. onra açılan dumanın altında düşman dalgalrının boşluğu görülür. düzgün kıtalar sendelerler ve telaş gösterirler. bir bomba , siperin önündeki toprağa düştü. ve yalnız toz kalktı, bir er fırlayıp bombayı omzuna aldı ve düşmanın bir saniye kesilmeyen ateşi altında siperine döndü. bu sefer bomba hakiki hedefini buldu. tarih, böyle kahramanların ismini yazmaz. fakat Gazze muharebesinin son gününü görenler on birinci bölüğün ismini unutamazlar. bir çok kıtamız sonradan aynı yerde çarpıştı. amma hepsi siperi, on birinci bölük siperi ve o küçük tepeyi bomba tepesi diye andılar.
haziranın en ziyade sıcak günündeyiz. düşman mermilerinden bazıları ölçülecek. nefere emrettim ve nefer hiç tereddütsüz siperden çıktı, topçu ateşi ve makinalı tüfek ateşi altında ; kocaman yirmnidörtlük gemi topu mermisini kazması ile çıkardı. mermiyi ölçüp karargaha dönerken kendi kendime hep bu neferi düşündüm. çünkü bu adam o top ateşi ve yeri yalayan piyade ateşi altında , muhakemesiz ve sendelemeksizin hayatını feda etti ve hiç bezginlik göstermeksizin öyle bir iş yaptı ki , bunun faydası da zararı da onun kendisi için meçhuldü.

zabıt katipliği sınavına girecem


Allahım, diyorum bu günde çalışacak vakit ver bana. bak ben vakit bulamıyorum. sen yardım et. bu duayı her gün yaptım...geçen iki sınavda kendimi birazcık sıksaydım kazanacaktım. ancak salaklık ettim. salaklık , salaklık...BRRRR...kendime sinirleniyorum. vaktinde çalış, terle ve kazan sınavı değilmi? ne diye şansa bırakırsın işlerini. kesin kazanacağına inanarak çalış, moralini bozma...bak her şey güzel olacak, değil mi?

şartlar bir güzel uyuyor. her şey tamam. eller haraketli ve sıcak. kazanmak için her türlü imkan var. masamda bir bilgisayar, iyi bir klavye ve zaman. yakınacağın bir şey yok şu anda...hadi kolay gelsin...Allah yardım etsin. İşte bu kadar ya...Anam yorma beni işte...

bazen büyüdüğüme piman oluyorum. ne zormuş yaşça ermek. 36 ya çıktık yakın zamanda eremedik daha muradımıza... keşki bebe olarak kalsamışım...burnum akıyomuş, altıma etmişim, düşmüşüm, çamura girmişim , insnlar beni kınayacaklar vayyy eefendim , hattırı hutturu yok...kimse bir şey demiyor...diyemiyor. valla camlarını kırarım. saçlarını asılırım. kafalarına taş atarım...keşke bebe olarak kalsaymışım...çalışmak yok, para kazanmak yok, kızlara hava atçam yok..sinir ve stres yok...

Salı, Kasım 08, 2005

suatbey

bugünde ben sizin bir şeyler yapmak istedim. ancak çok ani oldu sevgili hanımlar...ben bir erkek olarak hemde orta yaşlarına merdiven dayamış bir erkek olarak yaptığınız güzel şeyleri takdir ediyor ve destek veriyorum. farkına varmasanızda , yani sessizce, sizlerin icraatlarınızı takip ediyorum. ne güzel şeyler yapıyorsunuz, harika ve muhteşem...çeyizleriniz, el işleri örgüleriniz, dantelalarınız, krepleriniz, havlularınız...beni çok uzun geçmişe götürdünüz...güzel bir seyahat yaptırdınız bugünde...sevimli patikler ,çoraplar, yastıklar...sizler kadar harika hepside...




ziyaretçi sayacı :